Sanat yolcusu kalmasın!
Yeni yerler keşfetmek, farklı şehirlerin büyüsüne kapılmak tatilimizin olmazsa olmazı. Gittiğimiz ülkelerde yerel kültürle tanışmak, kendimizi şehrin bir parçası gibi hissetmek isteriz. Peki, turizmdeki en yeni trend ne? Bütün kalıpları bir kenara bırakın, şimdi yükselen trend sanat turizmi.
New York Modern Sanatlar Müzesi’nde uyandığınızı hayal edin… Ya da etrafı ihtişamlı heykeller ve değerli fotoğraflarla kaplı odanızda bir şey atıştırdığınızı düşünün. Sayıları gün geçtikçe artan lüks oteller, duvarlarında sergiledikleri sanat eserleri ve koleksiyonları ile aynı zamanda galeri olarak da hizmet vererek yepyeni bir akım başlatıyorlar.
Son zamanlarda birçok platformda konaklama ve turizme dair internet bazlı etkileşim ile misafirperverliğin yükselişte olduğu konuşulsa da; sanat turizmi kısa sürede bu akımların önüne geçmeyi başardı. Art arda dünyanın farklı noktalarında gerçekleşen sanat etkinliklerinin bu yükselişteki etkisi göz ardı edilemez. Frieze Art London, Art Basel Miami Beach ve Contemporary Istanbul ile Ekim ve Kasım aylarının sanat takvimi şaşırtıcı derecede yoğunken, aynı takvim önümüzdeki yılın başında Art Basel Hong Kong’la devam ediyor. Seyahatleri sırasında sanatseverleri ağırlayan oteller ise konukları tarafından fazlasıyla ilgi çekici karşılanacak değişikliklere imza atıyorlar.
LACHAPELLE’DEN ÖZEL KOLEKSİYON
New York’un en büyük ve önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan The Surrey bu akımın öncülerinden. Misafirlerini kapıdan içeri girdikleri an sanat eserleriyle büyülüyen oteldeki en önemli eser, Chuck Close’nun süpermodel Kate Moss’u resmettiği dev portre. Ayrıca otelin farklı bölgelerinde Art Deco etkiler, 90’lı yılların ilham verdiği tasarım anlayışıyla birleşiyor. Burada Jenny Holzer, Cecily Brown ve Richard Serra gibi sanatçıların eserlerini görmek mümkün. Londra’nın önde gelen caddelerinden Regent’ta yer alan Café Royal Hotel ise misafirlerini her ay başarılı fotoğrafçı David LaChapelle imzası taşıyan, Courtney Love’ın da içinde bulunduğu daimi koleksiyon ve dünyanın dört bir yanından gelen farklı sanatçıların çalışmalarının yer aldığı bir sergide buluşturuluyor. Öte yandan, Tayvan’da yer alan Mandarin Hotel, konuklarına çağdaş ve aynı zamanda yerel bir deneyim sunmak adına birbirinden farklı 1700 eser ile yarı galeri, yarı otel özelliği taşıyor.
Sanat turizminin öncüleri arasında yer alan Tokyo’nun ünlü otellerinden Palace Hotel’in genel müdürü Masaru Watanabe, otelde yer alan sanat eserleri ve koleksiyonların, misafirlerin kendilerini tercih etmeleri için tetikleyici bir etken olduğunu düşünüyor. Watanabe, öncelikli amaçlarının kendi kültürlerini ve yerel sanat eserlerini tanıtmak olduğunu da ekliyor. Otelin doğal tasarımına uygun, aynı zamanda Japonya’nın yerel kültürünü yansıtan özellikte eserleri dünyanın farklı noktalarındaki küratörlerden toplayan otelin içerisinde Japon mürekkep sanatına dair örnekler, tebeşir çizimleri, Japonya’ya ait yerel taşlardan yapılmış heykeller dikkat çekiyor. Ayrıca Şanghay’lı bir sanatçıya ait soyut doğa çizimleri de koleksiyona dahil.
Bu arada hemen belirtelim; yapılan araştırmalar, misafirlerin “sanatsal” bir otelde yaşamayı umdukları deneyimlerin, otel seçimlerinde oldukça etkili olduğunu gösteriyor.
Uzakdoğu’da sanata olan sevgisiyle dikkat çeken bir diğer adres de Hotel Éclat. Pekin’deki bu 5 yıldızlı oteli tanıtmak için “lüks bir sanat deneyimi” kelimelerini kullanmak en doğrusu. Otelin oda ve ortak kullanım alanlarında 100’ü aşkın parçadan oluşan inanılmaz bir sanat koleksiyonu sergileniyor. Salvador Dali, Andy Warhol, Pierre Matter, Zhang Guolang, Chen Wen Ling, Gao Xiao Wu, Zou Liang gibi sanat dehalarının orijinal heykelleri ve resimleri koleksiyondaki eserler arasında.
DAMIEN HIRST EŞLİĞİNDE KAHVALTI
Bangkok’ta bulunan Sofitel Sukhumvit Hotel’de de misafirler otele adım attıkları anda sanat eserleri ile karşılıyorlar. Lobide Fransız sanatçı Charles Maze’in 72 şehirden esinlenerek yarattığı eserler bulunuyor. Otelin temel amaçlarından biri, yerel kültürler ile Fransız kültürü arasında bir bağ kurmak. Sanata önem veren otel zincirleri arasında yer alan Sofitel, bu fark yaratan özellikleriyle misafirlerine daha derin ve farklı bir deneyim sunmayı kendisine amaç edinmiş. Sofitel Sukhumvit Hotel bünyesinde bulunan S Galeri küratörlerinden Martin Gerlier, otel içinde konumlanan galeri ve eserlerin, alışıldık müze ve galeri konsepti dışında deneyimlenebilecek farklı bir fırsat olduğunu düşünüyor. Konuklara birbirinden farklı seçenekler sunduklarını dile getiren Gerlier, “Benim için sanat gerçekten lüks otel deneyimini tanımlayan bir şey. Sofitel Sukhumvit olarak misafirlerimize sanata erişim olanağı sağlıyoruz” diyor.
MUSEUM HOTEL İLE SANAT KEYFİ
Bu yeni trendin Türkiye’deki öncüsü, Kapadokya’nın büyüleyici atmosferini her bir köşesine yansıtan Museum Hotel. Türkiye’nin ilk müze oteli olma özelliğini taşıyan Museum Hotel, alışılagelmiş konseptlerin dışında bir konaklama seçeneği sunuyor. Lobisi, tüm odaları, restoranları ve dış mekanları Nevşehir Müzesi’ne kayıtlı antika eserlerle dekore edilen otelde, misafirlere gerçek bir müze deneyimi yaşatmak hedefleniyor. Tarihi kalıntıların restore edildiği Uçhisar bölgesinde hizmet veren otel, nefes kesici Göreme Vadisi, Aşk Vadisi, Güvercinlik Vadisi, Kızıl Vadi, Avanos ve Erciyes Dağı manzarasıyla da dikkat çekiyor.
Oteller, misafirlerinin yerel sanatı tanıma ve keşfetme arzusu karşısında stratejilerini değiştirmeye başladılar. Şimdi öncelikli amaçları, konforlu bir konaklamanın yanı sıra otellerini geleceğin sanat galerileri haline getirmek. Siz de bu yeni trendi deneyimlemek istiyorsanız, bir dahaki sefere otelinizin sanat turizmine hizmet edip etmediğine bakmayı unutmayın. Tüm gün uzanıp dinlendiğiniz yatağın karşısında asılı duran tabloyu almak, seyahatinizi unutulmaz kılabilir.
yazı Ilgaz Gökırmaklı
תגובות