Küreselleşmenin yeni kurtarıcısı şehirdeki yüzen adalar.
Mimar Marshall Blencer ve multidisipliner tasarım çalışmalarına imza atan yaratıcı Fokstrot şirketinden Magnus Maarbjerg, Kopenhag Limanı’nda suda yüze yüzen ahşap bir ada yaratmak için birlikte çalıştı.
‘Parkipeloga’ olarak adlandırılan bu yüzer alanlar, küreselleşmenin sonucu olan büyük kentlerde kamusal alanların işgal edilerek işlevlerinin bozulduğu düşüncesi doğrultusunda hareketle ortaya çıktı. Platformların birleşip bir ağ ya da mimarların söylemiyle bir ‘parkipeloga’ oluşturması hedefleniyor. Danca’da ‘ada’ anlamına gelen ‘Ø’ harfinden ilham alınarak Ø1 adı verilen bu yüzen ada, ‘Kopengah Adaları’ adlı proje kapsamında platformun prototipi olarak üretildi. Ortasında büyüyen 6 metrelik bir ıhlamur ağacı barındıran 25 metrekarelik platform, geleneksel ahşap teknikleriyle limanın güneyinde bulunan bir tersanede elle üretildi.
Limanın sularını kamusal alan olarak düşünmek üzerine kurulu projede yüzen sauna, yüzen bahçe ve yüzen bar gibi çeşitli platformlar bulunacak. Ayrıca kayıkçıların, yüzücülerin ve kanocuların istedikleri gibi kullanabilecekleri modüller de inşa edilecek. Ekip ‘Bu adalar, etkinlikler ve festivaller için bir araya getirilebilir ya da fazla kullanılmayan, gelişen yerlerdeki aktiviteleri canlandırmak için oralara taşınabilir’ diyerek çeşitli kullanım önerileri sunuyor.
Artan nüfusa bağlı hızlı şehir gelişimi ve yükselen deniz seviyeleri göz önüne alınarak hazırlanan bu proje, şehir ve deniz arasındaki ilişkiyi yeniden canlandırmak üzerine kurulu. Soluduğumuz oksijenin neredeyse yarısını üreten denizlerle hemhal olma fikri oldukça heyecan verici.
Yazan: Zekiye Karadağ
Comments